Yaşlılarımıza Hizmet
Katılım, yaşam biçimi, yapılan iş, beslenme alışkanlıkları, kronik hastalıklar ve bireyin kişilik yapısı, toplumun ve çevresinin bireyi, bireyin de kendini algılayışı, vb. gibi etmenler nedeniyle yaşlanma bireysel farklılıklar içerir.
Toplum içindeki yaşlıların statüleri, toplumun uygarlık düzeyinden çok geleneklerine ve kültürüne göre değişmekte, yaşlılara ilişkin hizmetler de dinsel ve kültürel düşünce hareketleriyle toplumdaki refah düzeyine koşut gelişmektedir.
Yaşlılık; toplumsal değişme ve gelişme sürecinde geniş ailenin çekirdek aileye dönüşmesi, kadının çalışma yaşamına katılması, gelenek, kültür ve değerlerin değişmesi, artık ata ve otorite olamayan yaşlının aile içerisinde sorun olmaya başlaması, sağlık alanındaki bilimsel ve teknolojik gelişmeler, eğitim düzeyinin yükselmesi, sosyal güvenliği olan ve yararlanan kişi sayısının artması ve ortalama insan ömrünün uzaması vb. nedeniyle yaşlı nüfusu arttığından çok yönlü bir sosyal sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sosyal hayatta marjinalize edilen yaşlılar; özgüvenlerinin azlığı, göreli yoksullukları, kurum bakımı hizmetini ikincil görmeleri, kuşaklar arası gerilim, bağımlı yaşama tabii olmaları gelir yetersizliği, potansiyellerinin tanınmaması ve kullanılmaması, yaşa göre damgalanarak kategorize edilmeleri, mikro düzeyden makro düzeye yaşlılığa hazırlanmamaları vb. nedeniyle negatif ayrımcılığa tabii tutulmaktadır.
Sosyal güvenliği olan yaşlılar ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler aylık gelir ve sağlık yardımlarla maddi risklere karşı korunmakta ise de, bu bireylerin emeklilik döneminde gelirlerinin azalması, geçim koşullarının zorlaşması, çabuk ve sık hastalandıklarından sağlık diyet, ısınma vb. masrafları artması yüzünden ekonomik destek ihtiyacı artmaktadır.
Sosyal güvenlik kapsamı dışında kalan insanların yaşlılık günleri için bireysel sosyal güvenlik önlemleri de çoğu kez yetersiz kaldığından bu kişilerin durumu daha da zor olmaktadır.
|