Yaşlılarımız
Zaman, zararlı ve yararlı şeyleri en iyi öğreten öğretmendir. Ne var ki, bütün öğrencilerini öldürür.
Zamanın bize en iyi öğrettiği şey eninde sonunda yaşlılıkla tanışacağımızdır. Ama biz bunu her aynaya bakışta, her yokuş tırmanışta hatırladığımız halde tanışmışlarla tanışmamakta ısrar etmekteyiz.
* *
Bir şehirde, bir ilçede, bir köyde tüm problemleriyle yapayalnız kalan ana-babaların, çocuk ve torunları yerine yılların aşındırdığı koltukları tercih etmesi, “-Çevresinden kopmak istemiyor,” demekle geçiştirilemez. İnsana çocuk ve torunlarından daha yakın bir çevre olamaz.
Horlandığını, dışlandığını en iyi sezen, zaman denilen öğretmeninden çok şey öğrenen yaşlılardır.
Doğup-büyüdüğü çevresinden ekmek parası için gurbete çıkan veya çocuklarının peşine düşerek kopup yeni bir ortama giren yaşlı, kendisinden çocuk ve torunlarına gösterdiği ilginin karşılaşıldığını göremeyince, yeni yüzler tanımanın yerine, hüzün dolu bir yalnızlıkla tanışmayı tercih etmektedirler.
İşte onca çocuk ve torun sahibi olmasına rağmen pek çok yaşlı kendisine en yakın olan, kan bağıyla çevresinden kopma lüzumunu hissetmektedir. Bu kopmayı oluşturan, yaşlı için pek çok sebep vardır.
Kalbindeki sevginin zerresine kadar hepsini çocuk ve torunlarına vermiş ama onlardan bunun karşılığını alamamıştır.
Tüm emek ve servetini onlara harcamış, karşılığında bir bayram sabahı bir tek mendil bulamamıştır.
Onca birikiminden onlara birşeyler aktarmak istemiş ama onlar dinlememiş, hatta onu yanlış düşünmekle suçlamıştır.......................................................................
Ve böylece insanı yaşlılık, yaşlı da yalnızlığı kucaklamıştır...
* *
Sistemin billurlaştırdığı gözyaşlarını gözlük yapmış, o gözlüğün ötesinde yine kendisi gibi dışlanan yaşlıların yaşadığı huzur evlerini görmüştür.
Genelde aynı boşlukta sallanan huzur evinin yaşlı topluluğu içerisinde uzattığı elleri tutulmuş, üç-beş gün bu yeni ortam yaşlıyı oyalamıştır. Ama bir akşam yemeği sonrası, huzur evinin balkonundan şehrin ışık saçan pencerelerine baktığında, ne emeklerle yetiştirdiği çocuk ve torunlarının hayatlarına doladığı hayatı, çıkış noktasını bildiği bir ırmak gibi, akıp gitmiştir...
* *
Biz istemesek dahi, eninde sonunda yaşlılık bizi kucaklayacaktır.
Bu gerçeği kabullendikten sonra, yaşadığımızda nasıl bir ortamda yaşamak istiyorsak, yaşlılarımıza şimdiden o ortamı sağlamamız gerekmektedir. Yaşlılara duyarsız kalırsak, sitemin billurlaştırdığı gözyaşlarından gözlük takmamız kaçınılmaz olacaktır. Bilhassa anavatandan uzak şu ikinci yurt edinilen memlekette...
|