Yalnızlaşan Yaşlılarımız
Yalnız olmak, yaşlıların en büyük korkularından biridir. Ama yalnız olmak nedir?
İlk bakışta bilinen bir şey gibi gelse de, onu tarif etmek zannedildiği kadar kolay değildir.Yalnız olmak, yalnızlık anlamına gelebilir. Diğer taraftan ilham için gereken uygun bir durum olarak da algılanabilir. Sosyal ilişki noksanlığı ve ilişkilerdeki kalitesizlik anlamına da gelebilir. Görüyoruz ki yalnız olmanın, yaşlılığa benzeyen farklı simaları ve yorumları da var.
Toplumdaki genel kanı, yaşlandıkça soyutlanma ve yalnızlaşmanın kesin olduğu, hatta yaşlılığın yalnızlık ile aynı anlama geldiğidir. Bunu kanıtlayabileceğimiz verilere sahip miyiz?
Oysa yaşlılıkta izolasyon ve yalnızlaşmanın kitlesel bir olgu olduğu söylenemez. Hatta azınlıkla karşı karşıya olduğumuzu gösteren delillere bile sahibiz. Ancak böyle azınlıkları araştırmaya kalktığınız zaman, elinizde belirli kriterleriniz yoksa onları tespit edebilmeniz oldukça zordur.
Çünkü böyle dar kapsamlı araştırmalardan çıkan sonuçlar, her ne kadar geniş kapsamlı araştırmalardan elde edilen sonuçlarla benzerlik gösterseler bile, gerçek durumun yanlış algılanma tehlikesi her zaman vardır.
Bir insanın yalnız olup olmadığını nasıl anlayabiliriz? Yalnızlaşmanın kriterleri nelerdir?
Yalnızlığı belirlemede ilk zorluğun yalnızlık kavramıyla başladığını görüyoruz. Uluslararası sonuçları karşılaştırmaya kalktığımız zaman, kavramların ardındaki anlamlar, çoğu zaman yanıltıcı olabiliyor.
Gençler açısından bakıldığında yalnızlık, ayrı anlamlara da gelebilir. Gençler yalnızlıklarını gidermede yaşlılardan daha fazla şansa sahiptirler, hatta yalnızlık bazen "caka satmak" için bir neden bile teşkil edebilir, pozitif algılanabilir ve kahramanlık özellikleriyle donatabilir.
Gençlerin, kendi istekleriyle ortaya çıkan bir yalnızlık da olabilir bu. Belki yalnızlık, gençlerde büyüklük duygusunu da uyandırabilir. Bizim burada kastettiğimiz yalnızlık daha çok "Amerikanvari özellikler" ve yaşlılığı belirleyici özellikler taşıyor.
Eğer yaşlı bir insan kendisini yalnız kavramıyla tanımlıyorsa, durumunun berbatlığını ve bu durumdan kurtulmak istediğini de anlatmaya çalışıyor demektir.
Yaşlılıkta yalnızlık, genellikle başkalarının - dolaylı ya da doğrudan - kişiye kabul ettirdiği bir durumdur. Yaşlıların çok azı, kendi isteğiyle yalnızlığı seçer.
Ama yalnızlık nedir?
Bu bilgilerden sonra yalnızlığın nasıl bir şey olduğunu hala bilmiyoruz. Özellikle de onu nasıl tespit edebileceğimiz hala açıklık kazanmış değil.
"Yalnızlık, bir durumdur. İnsan kendisini ya yalnız hisseder ya da hissetmez". Yani yalnızlığı dıştan tespit etmek mümkün değildir.
Eğer bir insan yalnızlık çektiğini söylemiyorsa, onun bu duygulara sahip olup olmadığını bilemeyiz. Yalnızlık, kişinin iç dünyasında meydana gelen bir durumdur. Bu duygunun sözlü olarak açığa vurulmasını ancak umut edebiliriz, ama hiçbir zaman emin olamayız.
Yalnızlık denildiğinde, neyin kastedildiğini aslında hepimizi gayet iyi biliriz. Araştırmacılar, insanlara bu konuyla ilgili sorular sorarsa, onların soruyu anladıklarından hareket etmek zorundadırlar. Ama alınan cevabın doğruluğu, cevaplayanın bir sırrı olarak kalır. Onun kişiliği ve özel durumu, alınan cevapla yakından ilişkilidir.
Acaba kaç insan kendisini yalnız hissediyor?
Öyle görünüyor ki yalnızlığın tablosu her yerde aynı fırçadan çıkmış gibidir. Kendisini yalnız hissedenlerin oranı genellikle %10'un altında kalmaktadır, hatta bazı durumlarda bunun daha da altındadır. Bu tabloyu genelleştirebilir ve küçük bir azınlığın kendisini yalnız hissettiğini kabul edebiliriz.
Ancak yalnızlığın da dereceleri vardır. İşte bunu tespit etmek çok daha zor olur. Çünkü insanın sübjektifliği, kişiden kişiye değişir. Aynı durumu insanlar farklı şekillerde algılar ve içlerinde oluşan duygular tamamen farklıdır.
|