Bakıcı Duyguları
Asıl bakım sorumlusu, başka deyişle birincil bakıcı, genellikle hastanın eşi, erişkin çocuklarından biri ve çoğu kez kızı ya da gelini, ücret karşılığı çalışan bir yardımcı veya bir yaşlı bakıcıdır. Bazen bunlardan birkaçının bakım işini paylaştıkları da olur.
Birincil bakıcı, yaşlının her gün sürekli olarak asıl bakımını sağlayan kişi olabileceği gibi, bakımı sağlayacak düzenlemeyi yapan ve bakım işinin görülüşünü düzenleyen ve bu düzenin işlemesinden sorumlu olan kişi de olabilir.
Yaşlıya sürekli olarak bakmak, yorucu, sinir bozucu, stresli ve hüzün verici bir iştir. Bu iş bakıcıların yaşamlarını hem fiziksel, hem de duygusal bakımdan tümüyle işgal eder; bakıcı için doyurucu, hatta heyecan verici de olabilir.
Bakım işi eşlerden birinin öteki eşe sağlamakta olduğu normal bakımın bir parçası olarak da yerine getirilmekte olabilir; annesinin veya babasının sıkıntılı zamanında kendisine gereksinim duyduğunu hisseden çocuk ile annesi veya babası arasındaki ilişkinin yenilenmesine veya var olan ilişkinin geliştirilmesine de yarayabilir.
Yaşlılıkta Alzheimer hastalığının ve başka bunama türlerinin sonucu olarak; eşler, çocuklar, torunlar ailenin yaşlı ve hasta olan önemli bir üyesi ile aralarındaki ilişkileri yavaş yavaş yitirirler.
Hala yaşamakta olsa da, hastanın eşi yaşam arkadaşını yitirir. Çocuklar ise, artık bambaşka biri haline gelmiş olan babalarını veya annelerini geçmişte onlara arkadaşlık, rehberlik, öğretmenlik etmiş olan birini yitirirler. Bu kayıpların acısı çoğu kez yeterince açığa vurulmaz; fakat ailenin ve arkadaşların başa çıkmaları gereken ağır bir psikolojik stres olarak kalır.
Bakıcıların birçoğu işlerinin ne kadar güç olduğunun ve giderek daha da güçleşeceğinin farkında değildir. içlerindeki öfke ve bunun onucu olan suçluluk duygusunu yenmeyi çalışırken sıkıntı çekerler.
Sevdiklerine bakmak için tüm güçleriyle çalışırlar; ama yetilerinin ve yeteneklerinin hepsini birer birer yitirmekte olan böylesine güçsüz ve çaresiz birinin bakıcısı olduklarına içten içe bozulurlar.
Emekli olduklarında daha rahat ve huzurlu yıllar geçireceklerini ummuş olan eşler, kendi evlilikleri için tasalanan ve bakmakla yükümlü çocukları olan daha genç kuşaktakiler için durum gerçekten böyle olabilir. Bu insanlara bakıcılık görevlerini sürdüre bilmeleri için yardım etmek gerekir. Bu olmuyorsa bakım işinin ücretli bir bakıcıya verilmesi ya da bir destekli yaşam işletmesi, sürekli bakım evi gibi bir kuruma bırakılmasına yardımcı olunmalıdır.
Tüm aile üyelerinden bakım işini üstlenmelerini ve bu görevi başarıyla yerine getirmelerini beklemek gerçekçi olmaz. Bazıları daha baştan bunun ayırdına varır; bazılarının ise bakım işine giriştikten sonra takatı tükenir. Böylelerine, bu iş ya tam yapılır ya da hiç yapılmaz görüşünden kurtulmaları için yardımcı olmalıdır.
Eşin veya çocukların kızgın, bitkin, sinirli duruma gelip yaşlı ve hastanın gereksinimi olan şeylerden pek azını verebilecek duruma düşmelerindense, yaşlı ve hastanın bakımının ücretli bir bakıcı tarafından veya bir bakım evinde sağlanması daha iyidir. Çünkü böylece aile üyeleri gerek pratik bakımdan, gerekse duygusal bakımdan yaşlı ve hastaya ne verebileceklerse onu verir, ellerinden ne gelirse onu yapabilirler.
Hastanın ailesi; onun gereksinimlerini, ailenin güçlü yanlarını, neler yapabileceğini, isteklerini, parasal durumunu, barınma koşullarını ve uygulamaya ilişkin daha başka konuları göz önüne alan; olabildiğince en iyi bakım planının hazırlanması için anlayışlı bir doktorun veya ruh sağlığı alanında çalışan bir uzmanın yardımından yararlanabilir.
Ailelerin çoğu sevdikleri insana bakma sorununun ortaya çıkardığı türlü güçlüklerle mücadele eder. Bu iş hemen hemen her zaman insanda derin bir hüzün, öfke, suçluluk duygularının birbirine karıştığı çetin bir deneyimdir; hastanın yakınları, hastanın sonu nereye varacak, geride kalanların hali ne olacak diye kaygı ve korkuya kapılırlar.
|