Yaşlı Bakım Hizmetinde Kalite
Yaşlılık dönemi yaşlanan kişi için zordur.
Yaşlılık döneminde özgüven, uyum yeteneği ve üretkenliği giderek azalıyor, bunaltı, mutsuzluk, karamsarlık, kaygılar, ekonomik sorunlar artıyor, bellek zayıflıyor.
Yaşlanan kişi konuşma, işitme, görme, hareket kısıtlılığı artan, idrar-gaitasını tutamayan, beslenme, tedavi ve ilaçlarını aksatan, düzensiz uyuyan, hijyenine uymayan, kimseye güvenmeyen, değişikliklerden hoşlanmayan, yalnız kalmak istemeyen, herkesi ve her şeyi eleştiren, her konuda zıtlaşıp tartışan aynı soruyu defalarca soran ve alıngan, endişeli, yaygaracı bir kimliğe bürünüyor. Yaşlı ile sorun yaşamamak –çoğu kez- imkânsız.
Yaşlanan kişiye bakmak zordur. Çünkü baktığınız kişi hayatın sadece kendi çevresinde dönmesini isteyen, zevk, ilgi ve istek kaybına uğramış, umudunu ve ümidini yitirmiş, ilgi, sevgi, paylaşma, beraber olma isteği artan, çoğu kez kendine bile küsen, alıştığı mekana ve çevreye bağımlılık geliştiren birisidir.
Yaşlılarımıza evinde/ evimizde baktığımızda ekonomik, mekansal düzenleme ve bakıcı kaynaklı, hastalandığında tıbbi donanım, ekipman ve sarf malzemesi sağlama kaynaklı güçlükler yaşıyoruz. Huzurevi ya da bakımevine yerleştirdiğimizde ise daha farklı sorunlar çıkıyor karşımıza.
Yaşlanan kişiye bakmak bedensel, zihinsel ve ruhsal yönden yorucu ve yıpratıcıdır. Çünkü adeta bir bebek gibi ilgi, destek ve ihtimam isteyen yaşlı kişileri fiziksel yönden desteklemek, kollayıp taşımak, hastaneye götürmek, öz bakımını yapmak, beslemek, egzersizlerini yaptırtmak, odasını, evini derleyip toplamak, alış-verişini ve yemeğini yapmak, dinleyip yönlendirmek kolay olmadığından, sağlıklı bir iletişim kurulması gerekli.
Bakım veren kişinin yaşlanan kişiyle kuracağı iletişimin kalitesi de önemli. Bu nedenle bakım verenlerin göz göze iletişim kurması, sözünü kesmemesi, tek yanıtlı ya da evet – hayırlı sorular sorması ve yanıtını beklemesi, tane tane, yüksek sesle, jest ve mimiklerle konuşması, gerektiğinde soru/yanıtını tekrarlaması, ev içi ve dışında hareket etmesini sağlaması, geçmişten konuşurken, sözü bugüne ve geleceğe getirmemesi, vereceği tepkiyi geciktirmesi, yalnız kalması gerektiğinde –eğer okuyabiliyorsa- görebileceği yerlere, ‘ilacını al' ,”suyunu iç' gibi notlar bırakması, dışarıya yalnız çıkacağında üzerinde kimlik bilgisi + adres + telefon numarası vb.nin yer almasına dikkat etmesi gerekir ki; bunları yaşama geçirmek çok da kolay bir şey değildir.
Bakım veren kişi bu köreltici ve tekrarlayıcı işi yaparken kendi yaşam kalitesini de koruması önemli. Bu nedenle yaşlanan kişilerin normal bireylere benzeyemeyeceğini bilmesi, sakin olmaya çalışması, sıkça açık havaya çıkması, kendine -ve sevdiklerine de - zaman ayırması, keyif aldığı şeyleri yapmayı sürdürmesi, rahatlama tekniklerini öğrenerek uygulaması ve tüm zamanını yaşlıya ayırmaması önemlidir.
Bakım veren kişinin -ve ailesinin- yaşam kalitesini arttırmaya çabaladığı yaşlanan kişinin de onlara destek olması gerekir. Bu nedenle çatışma yerine dayanışmayı, torun, çocuk, gelin/damatlarıyla belli bir mesafeyi koruma ve yaşamlarına müdahil olmamayı, aileyi birleştirici rol üstlenmeyi, yakınlarının da sıkıntısı olabileceğinden hareketle gerektiğinde paylaşabilmeyi ve en önemlisi hayata katılmaya istekli olmayı ilke edinmesi gerekir.
Bakım kalitesi yaşlanan kişinin durumunu kabullenme düzeyi, yaşadığı yerin fiziki koşulları, bakan kişinin –ve ailesinin- onu ve durumunu kabullenme derecesi, sosyo-ekonomik durumu ile entelektüel düzeyi, terk edilme, ümitsizlik, yalnızlık, sevgisizlik vb. gibi olumsuz duyguları, stresle baş edebilmesi, depresyon durumu ve en önemlisi kişilik özellikleriyle ilgilidir.
Unutmaması gerekir ki; bakım hizmetinin kalitesi, yaşlanan kişinin yaşam kalitesini arttırır ya da azaltır.
Kaynak; http://www.sosyalhizmetuzmani.org/yaslibakimvebakici2.htm
|